Kaynak: http://www.egitimajansi.com/prof-dr-sinan-alcin/endustri-4-0in-odaginda-insan-var-kose-yazisi-1377y.html erişim: 07.05.2018
Düşünsenize, sabah uyandığınızda mutfaktaki tost makinanız harekete geçmiş, geceden dilimlediğiniz sandviçinizi ısıtıyor, kahve makinanız siz banyoya giderken taze kahvenizi ısıtıyor, günlük gazeteniz otonom bir drone ile binanızın girişine bırakılıyor ve kediniz terliğinizi tırmalamaya devam ediyor… Tüm bunlar düş değil. Mevcut teknolojiler bunlar ve çok daha ötesini hayata geçirebilecek yeterliğe çoktan ulaştı. Şimdi bu teknolojilerin senkronizasyonu ile uğraşılıyor. Bu uğraşın genel adı Endüstri 4.0 ya da Sanayi 4.0 veyahut nam-ı diğer dördüncü sanayi devrimi.
Adı ne olursa olsun, 2011 yılında Almanya’da başlayan bu dönüşüm, yakın geleceğin ekonomilerinin sınırlarını çiziyor. Bu sınırın başında ve sonunda insan var. Süreç hem insan için hem de ancak insan ile yürütülebilir. Endüstri 4.0 her ne kadar robotik, metrik ve teknik bir süreç gibi algılansa da esasen özünde insan var. Endüstri 4.0 dönüşümü ilk olarak insanın dönüşümünden yani eğitimden başlayacak. Endüstri 4.0 için Eğitim 4.0 kaçınılmaz!
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Raporunda şuanda ilkokula başlayan çocukların gelecekte yapacağı mesleklerin yüzde 60 oranında mevcutlardan farklılaşacağını öngörüyor. Geleceğin dünyası daha interdisipliner, daha yaratıcı, çoklu yeteneğe sahip insanlara ihtiyaç duyacak.
Yarının meslek sahipleri bugünden anaokulundan itibaren yetiştirilmek durumunda. Ama nasıl? Mevcut ezbere dayalı eğitim sisteminin devamı bu “nasıl?” sorusuna yanıt vermiyor. Öte uçta da gelişi güzel kodlama, robotik uygulamaları da anlamsız. Aslında işin özü yine insanın özü!
İnsanı doğadaki diğer tüm canlılardan ayıran şey sahip olduğu muhakeme gücü. Bu da basit anlamda sınava hazırlayan bir ezbere sistemler değil doğrudan öğrenip, dönüştürmeye dayalı sistemler ile mümkün.
İşte bu noktada Eğitim 4.0 çok büyük bir önem taşıyor. Teknolojiyi sadece tüketici elektroniğinde kullanan, kodlamayı hazır uygulamalarda mouse hareketine indirgeyen, robotiği logo gibi düşünen bir sistem değil, karşılaşılan her türlü sorunu akılla, bilimle, dokunarak, deneyip-yanılarak, öğrenerek yeniden şekillendiren bir sistem ile öğrenen bir nesil yetiştirecek sisteme ulaşmamız gerekiyor.
Endüstri 4.0 dönüşümüne ilk olarak insandan başlanacağı aşikar. Peki nasıl? İşte bunun için ilk adımda okulların ve sonrasında politika yapıcıların bu konuyu –ezbere değil- çözmek üzere gündemlerine almaları gerekiyor.
Bu kıymetli köşede ben, Eğitim 4.0 bağlamındaki görüşlerimi sizlerle paylaşıyor, sizleri dinliyor ve tartışıyor olacağım… Merhaba!
Düşünsenize, sabah uyandığınızda mutfaktaki tost makinanız harekete geçmiş, geceden dilimlediğiniz sandviçinizi ısıtıyor, kahve makinanız siz banyoya giderken taze kahvenizi ısıtıyor, günlük gazeteniz otonom bir drone ile binanızın girişine bırakılıyor ve kediniz terliğinizi tırmalamaya devam ediyor… Tüm bunlar düş değil. Mevcut teknolojiler bunlar ve çok daha ötesini hayata geçirebilecek yeterliğe çoktan ulaştı. Şimdi bu teknolojilerin senkronizasyonu ile uğraşılıyor. Bu uğraşın genel adı Endüstri 4.0 ya da Sanayi 4.0 veyahut nam-ı diğer dördüncü sanayi devrimi.
Adı ne olursa olsun, 2011 yılında Almanya’da başlayan bu dönüşüm, yakın geleceğin ekonomilerinin sınırlarını çiziyor. Bu sınırın başında ve sonunda insan var. Süreç hem insan için hem de ancak insan ile yürütülebilir. Endüstri 4.0 her ne kadar robotik, metrik ve teknik bir süreç gibi algılansa da esasen özünde insan var. Endüstri 4.0 dönüşümü ilk olarak insanın dönüşümünden yani eğitimden başlayacak. Endüstri 4.0 için Eğitim 4.0 kaçınılmaz!
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Raporunda şuanda ilkokula başlayan çocukların gelecekte yapacağı mesleklerin yüzde 60 oranında mevcutlardan farklılaşacağını öngörüyor. Geleceğin dünyası daha interdisipliner, daha yaratıcı, çoklu yeteneğe sahip insanlara ihtiyaç duyacak.
Yarının meslek sahipleri bugünden anaokulundan itibaren yetiştirilmek durumunda. Ama nasıl? Mevcut ezbere dayalı eğitim sisteminin devamı bu “nasıl?” sorusuna yanıt vermiyor. Öte uçta da gelişi güzel kodlama, robotik uygulamaları da anlamsız. Aslında işin özü yine insanın özü!
İnsanı doğadaki diğer tüm canlılardan ayıran şey sahip olduğu muhakeme gücü. Bu da basit anlamda sınava hazırlayan bir ezbere sistemler değil doğrudan öğrenip, dönüştürmeye dayalı sistemler ile mümkün.
İşte bu noktada Eğitim 4.0 çok büyük bir önem taşıyor. Teknolojiyi sadece tüketici elektroniğinde kullanan, kodlamayı hazır uygulamalarda mouse hareketine indirgeyen, robotiği logo gibi düşünen bir sistem değil, karşılaşılan her türlü sorunu akılla, bilimle, dokunarak, deneyip-yanılarak, öğrenerek yeniden şekillendiren bir sistem ile öğrenen bir nesil yetiştirecek sisteme ulaşmamız gerekiyor.
Endüstri 4.0 dönüşümüne ilk olarak insandan başlanacağı aşikar. Peki nasıl? İşte bunun için ilk adımda okulların ve sonrasında politika yapıcıların bu konuyu –ezbere değil- çözmek üzere gündemlerine almaları gerekiyor.
Bu kıymetli köşede ben, Eğitim 4.0 bağlamındaki görüşlerimi sizlerle paylaşıyor, sizleri dinliyor ve tartışıyor olacağım… Merhaba!